Thursday, September 3, 2009

part 2-reisenstein ın kedisi


siyam kedileri mısır hiyerogliflerinde rastlayabileceğiniz yarı tanrısal yarı yeryüzünden canlı motiflerini oluştururlar ve her kimyacı için mısır medeniyeti özel bir anlam ve yer taşır.elbetteki, bay önemli reisenstein için de bu böyleydi..zamanla yaşlanmasına ve geceleri horlamasına rağmen simya onun en büyük yardımcısı ve belki hayatta tek dostuydu..sessiz ve asil tavırlara sahip olan kedicik, sekiz yaşında olmasına rağmen kısırlaşma operasyonu geçirmemiş ve buna rağmen dairesinin sınırlarını hiçbir zaman için terk etmemişti.paranormal teorilere ve metafiziğe ilgi duymayan reisenstein içten içe kedilerin sezgileriyle ilgili merak ve kuşkulara kapılıyor, ama bu hem araştırmasını böleceği hem de her zaman büyük bir saygınlıkla karşılandığı NY şehir kütüphanesinde yarattığı imajı kirleteceğini düşündüğü için kütüphanenin paranormal yayınlarına ait bölümünden kendisini alıkoyuyor ve içindeki merakı evdeki desktopunda ufak çaplı araştırmalar yaparak susturmaya çalışıyordu.reisensteinın kedilerin gelişmiş altıncı hisleriyle ilgili derin şüphelere sahip olması bundan tam altı yıl kadar önce başlamıştı aslında..altı yıl önce bir kasım sabahı saat 04:30 da çalan telefona yetişmeye çalışırken yastığından kalkan siyam, acı acı uluyarak sahibinin ahizeyi kaldırmasını engellemeye çalışmış ama otuz kez çalan telefona yetişmesine mani olamamıştı.Ahizenin diğer ucunda yahudi ailesi olan reisensteinlerin aile doktoru Clemens Nocker ın soğuk ve yılmış sesi, ona annesini bu yıl içersinde geçirdiği üçüncü kalp krizinde kaybettiğini, tüm tıbbi uygulama ve müdahalelerin uygulanmasına rağmen bayan Melanie nin yorgun kalbinin daha fazla dayanamadıığını soğuk ve gerçekçi bir ses tonuyla nakletti.Ardından bay Reisenstein'ın hala orda olup olmadığını sordu, metal çerçeveli gözlüklerini kafasına yerleştirmeye dikkat ederken 'evet..' diye mırıldandı Reisenstein..Ahizenin karşısındaki doktor nezaket icabı başsağlığı diledi ve şunları ekledi ' Bayan Melanie uzun zamandır tanıdığım hastamdı, onun ölmesi beni elbette çok üzdü, umarım onun ruhuna saygı olarak son kez toplanacağınız o cenaze töreninden beni haberdar etmeyi unutmazsınız.Acınızı yürekten paylaşıyorum, bay Reisenstein.O çok yürekli, iyi kalpli ve mücadeleci bir kadındı.Tekrar başınız sağolsun..'
Ahizeyi yerine koyarken elleri titriyordu, bir an sanki her şey onun suçuymuş gibi geldi Bay Reisenstein için.Annesini Houstondaki evinden N.Y ye taşınması için ikna etmeye çalışabilirdi..İstemsizce yüzüne yerleştirdiği gözlüğün metal çerçevesinin soğukluğunu hissetti bir an için.Kalbi de aynen bu çerçeve gibiydi işte..Annesinin ölüm haberi ona günlük gazete haberlerinden biri gibi gelmiş olmalıydı, ya da bir mesafeydi gözlüğü..Ona kendini hatırlatıyor olmalıydı..Bir bilim adamı olarak herşeye ve herkese kuşku ve mesafeyle yaklaşması gerektiğini hatırlatıyor olabilirdi kendi kendine pekala, yüzüne bu soğukluk hissiyatı veren gri metal çerçeveyi yerleştirirken..
Kedisi Siyam kanepenin ucundan kalkıp gelmiş sahibinin ellerini yalıyor,onu avutmak istermiş gibi vücudunu sürüyordu.Onun bunu yaptığını daha önce görmemişti bay Reisenstein...

İşte 17 Temmuz sabahı kedisi Siyam onun ellerini ikinci kez yaladığından beri, Reisenstein biliyordu, o günün sıradan bir gün olup geçmeyeceğini..Diğer günlere benzemeyeceğini..

Blog Archive