
Bir bilimadamı olarak her zaman obsesif tavırları ve mesafeli tavrıyla insanlardan uzak kalmayı tercih eden Dr. Ben Reisenstein; o gün ilk kez kendi kontrole edemediği bir duyguyla boğuşurken buldu kendini..Yakasına yapışan ve defalarca kovulmasına rağmen bir türlü gitmek bilmeyen bir sinek gibiydi bu duygu, ya da onu tarif etmesi gerekse, protokollerde taktığı annesinin ona mezuniyetinde almış olduğu mavi papyonun verdiği rahatsızlıkla, ya da dar bir koridordan geçerken ellerini duvara yapışıp öne fırlamış bedenini yakalamaya çalışan huzursuzca çırpınan bacaklarına benzetirdi.Yirmidokuz yaşında birleşik devletlerin en iyi kimya labaratuarlarından biri olan HoglinsChemicalInd. da çalışan Reisenstein 'a bu rahatsızlığı yaşatan varlık, bir kadındı.Tüm zamanını kompleks kimya teorileri, ve fareler üzerinde yaptığı insanlığı doğaya karşı daha donanımlı bir hayata hazırlamak için harcar ve tüm enerjisini bu yönde sarf ederken!Olacak şey değildi!17 Temmuz 2009 akşamüstü saat 18:50 de Mr. Reisenstein primitif ilkel herhangi sıradan bir bünye gibi, aşık oluyordu..