
Bay Reisenstein'ın Gwen'ı gördüğünde yaşadığı hisler şunlardı: kargaşa, rasyonel sebeplere dayandıralamayan sempati, yaklaşma isteği ve çekingenlik; onun ön lobundan salgılanan hormonlar ise sırasıyla adrenalin, dopamin ve stres hormonları...Aşkın kimyasını araştırmaya çalışan bay Reisenstein kendi deneği olarak bedenini kullanmaya ve bu tuhaf durumdan sıyrılıp yarım bıraktığı işine geri dönmeyi istiyordu.Her erkek gibi bugüne kadar onun da deneyimleri olmuştu.Kimi kez önemli bir bilim adamı olmasından etkilenen kadınlar o onları aramadan kucağına düştüler, kimiz kez yüksek gelirinin sunduğu olanaklardan faydalanıp lüks fuhuş evlerinde soluklanmıştı, ama ilk kez bu hissi taşıyordu ve bir kimya mühendisi olduğu için aşkın kaynağını ne mistikler gibi tanrıda arayacak, ne de psikologların freudcu teorilerine kulak verecekti.Ona göre bu gördüğü kadın Gwen'in annesiyle en ufak bir benzerliği dahi yoktu ve olmazdı.Sevimli bayan Melanie, o çiçekli elbiseleriyle kek tarifleri arasına sıkışıp kalmış bir kadındı.Gwen ise sarı saçları iri göğisleri beyaz teni ve kırmızı elbisesiyle olsa olsa bir erkek fantezi dünyası kahramanı olabilirdi.
Bay Resisenstein ve onun nerd arkadaşları yedinci katta böyle ateşli bir hatun hiç görmemişlerdi , hani bir barda görüp de her gün oraya takıldığını öğrendiğiniz ve o barın müptelası olduğunuz cinsten...Ve Tanrı biliyordu ya, başka bir mucizevi tesadüf daha 17 Temmuz 2009 daki gibi bir güzelliği uzun ve sağlıklı saçlarından tutup bu inek yuvasına taşımadıkça, görmeyeceklerinden emindiler sanki.
Labaratuarın en kıdemlisi iyi bir hristyan olarak yetişmiş ailesinin göz bebeği 56 yaşındaki Bay Smithin odasına doğru yürüdüğünde tüm kimya deneylerinde kısa süreli bir duraksama, gecikme yaşandı.Başını deneylerden kaldıran nerdlerin ise geri dönmeleri neyseki kısa bir zamanı aldı, o ineklerin yerinde herhangi sıradan bir adam olsaydı hani, hayatın tadını çıkarmayı bilen biri, Gwen'in önlerinden geçip yaşlı bay Brown'un odasına girmesi en az yirmi dakikalık bir konsantrasyon kaybına ve iş verimsizliğine sebep olurdu.Ama bu inekler tek laf bile etmeden on saniye gibi kısa bir sürede geri dönüp işlerine konsantre olmayı bildiler.Ne bir espri ne de bir ıslık, Gwen buzlu camlı odada Bay Brownla el sıkışırken kimya labaratuarındakilerin tümü kendlerini bıraktıkları yerden işlerine geri vermişlerdi.
'Merhaba.Siz bayan Holly olmalısınız!'dedi Bay Brown güzel bir kadın olduğunu not etse de tüm formalitelerin uygulanması gerektiğini ve bu iş yerinin prestijli ve özel bir iş yeri olduğunun altını çizip, ima ederek.Ve uzun süren sessizlik sonrası elindeki yarım sayfalık cv ye göz attı ve gülümsedi.
Bir hayli gerilmiş olan Gwen kısaca 'Merhaba' diyebildi ve cv sinin incelenmesinden duyduğu rahatsızlıkla saatinin kayışıyla oynamaya başladı.
Deneyimli bir bilim adamı olmanın yanı sıra, bir insan sarrafı olarak da ün salmış Bay Brown ilk değerlendirmesini yapmıştı bu güzel bayanla ilgili.Evet, genç, kendine güveni olmayan güzel bir kadın, basın ilişkilerinde iş görmez, ama belki başka bir birimde işimize yarayabilir..acaba hangisinde?'
Sigara içer misiniz Bayan Holly?Size nasıl hitap etmemi istersiniz?'
'Gwen' diye mırıldandı rahatsızca oturduğu koltuktan Gwen' bana ön adımla hitap etmenizde bir sakınca görmüyorum.'
'Pekala, Gwen; açıkçası bu iş için yeterli deneyimin olmadığını sen de biliyorsundur herhalde.Söyler misin, seni neden işe alalım?'
Hayalkırıklığına uğramıştı, yeterli deneyimin olmadığını biliyormuşum, ya bu yaşlı moruğun gözleri körleşiyordu ya da bu durumdan yararlanmak istiyordu..Hey, diyip tokatlamak geçti içinden Bay Smith'i, RugsonHuggs ın müşteri süpervizörü olduğumu görmüyormusun!En trend ve şık lokantalardan biri, hani şu muhteşem şehir manzarasıyla, müşterilerin rezervasyon için aylar öncesinden sıraya girdikleri yer!Tanrım, bunu nasıl da atladı!Kısa bir süreliğine de olsa bu önemli bir görevdi ve Gwen başarıyla yürütmüştü görevini.
Uzun süre sessiz kalan Gwen'in soruya duyarsızlığı Bay Smiths'i razı etmiş olacak ki, uzak okuma gözlüğünü yüzüne yerleştirdi ve cvye tekrar göz attı..
'Haklısınız.Uzun süreli önemli deneyimler sahibi değilim, olmadım.Ama görüyorsunuz ya..Burdayım ve çalışmayı istiyorum..Ev hayatı bana göre değil..' dedi ve ekledi
'Bu konuda iyi bir deneyimim olmamasına rağmen, aldığım eğitimin yeterli olduğunu görüyorsunuz ayrıca kendimi gheliştirmek ve çabuk öğrenmek konusunda sanırım biraz kendime güvenebiliyorum'
'İyi bir nokta' dedi Smiths, Gwen bu sıkıcı görüşmenin daha ne kadar uzuyacağını düşünürken...
'İstek başarmanın yarısıdır, Gwen ve bu yaşımda bu koltukta oturuyorsam hep istemeye bağlarım bunu, şükür ki Tanrı da istediklerimi bana verdi, benden onları esirgemedi..'
Aman Tanrım, bu ne megalomani! diye düşündü Gwen, sonra bir anlığına kendiyle gurur duyan bu adama gıpta etti..
Bay Resisenstein ve onun nerd arkadaşları yedinci katta böyle ateşli bir hatun hiç görmemişlerdi , hani bir barda görüp de her gün oraya takıldığını öğrendiğiniz ve o barın müptelası olduğunuz cinsten...Ve Tanrı biliyordu ya, başka bir mucizevi tesadüf daha 17 Temmuz 2009 daki gibi bir güzelliği uzun ve sağlıklı saçlarından tutup bu inek yuvasına taşımadıkça, görmeyeceklerinden emindiler sanki.
Labaratuarın en kıdemlisi iyi bir hristyan olarak yetişmiş ailesinin göz bebeği 56 yaşındaki Bay Smithin odasına doğru yürüdüğünde tüm kimya deneylerinde kısa süreli bir duraksama, gecikme yaşandı.Başını deneylerden kaldıran nerdlerin ise geri dönmeleri neyseki kısa bir zamanı aldı, o ineklerin yerinde herhangi sıradan bir adam olsaydı hani, hayatın tadını çıkarmayı bilen biri, Gwen'in önlerinden geçip yaşlı bay Brown'un odasına girmesi en az yirmi dakikalık bir konsantrasyon kaybına ve iş verimsizliğine sebep olurdu.Ama bu inekler tek laf bile etmeden on saniye gibi kısa bir sürede geri dönüp işlerine konsantre olmayı bildiler.Ne bir espri ne de bir ıslık, Gwen buzlu camlı odada Bay Brownla el sıkışırken kimya labaratuarındakilerin tümü kendlerini bıraktıkları yerden işlerine geri vermişlerdi.
'Merhaba.Siz bayan Holly olmalısınız!'dedi Bay Brown güzel bir kadın olduğunu not etse de tüm formalitelerin uygulanması gerektiğini ve bu iş yerinin prestijli ve özel bir iş yeri olduğunun altını çizip, ima ederek.Ve uzun süren sessizlik sonrası elindeki yarım sayfalık cv ye göz attı ve gülümsedi.
Bir hayli gerilmiş olan Gwen kısaca 'Merhaba' diyebildi ve cv sinin incelenmesinden duyduğu rahatsızlıkla saatinin kayışıyla oynamaya başladı.
Deneyimli bir bilim adamı olmanın yanı sıra, bir insan sarrafı olarak da ün salmış Bay Brown ilk değerlendirmesini yapmıştı bu güzel bayanla ilgili.Evet, genç, kendine güveni olmayan güzel bir kadın, basın ilişkilerinde iş görmez, ama belki başka bir birimde işimize yarayabilir..acaba hangisinde?'
Sigara içer misiniz Bayan Holly?Size nasıl hitap etmemi istersiniz?'
'Gwen' diye mırıldandı rahatsızca oturduğu koltuktan Gwen' bana ön adımla hitap etmenizde bir sakınca görmüyorum.'
'Pekala, Gwen; açıkçası bu iş için yeterli deneyimin olmadığını sen de biliyorsundur herhalde.Söyler misin, seni neden işe alalım?'
Hayalkırıklığına uğramıştı, yeterli deneyimin olmadığını biliyormuşum, ya bu yaşlı moruğun gözleri körleşiyordu ya da bu durumdan yararlanmak istiyordu..Hey, diyip tokatlamak geçti içinden Bay Smith'i, RugsonHuggs ın müşteri süpervizörü olduğumu görmüyormusun!En trend ve şık lokantalardan biri, hani şu muhteşem şehir manzarasıyla, müşterilerin rezervasyon için aylar öncesinden sıraya girdikleri yer!Tanrım, bunu nasıl da atladı!Kısa bir süreliğine de olsa bu önemli bir görevdi ve Gwen başarıyla yürütmüştü görevini.
Uzun süre sessiz kalan Gwen'in soruya duyarsızlığı Bay Smiths'i razı etmiş olacak ki, uzak okuma gözlüğünü yüzüne yerleştirdi ve cvye tekrar göz attı..
'Haklısınız.Uzun süreli önemli deneyimler sahibi değilim, olmadım.Ama görüyorsunuz ya..Burdayım ve çalışmayı istiyorum..Ev hayatı bana göre değil..' dedi ve ekledi
'Bu konuda iyi bir deneyimim olmamasına rağmen, aldığım eğitimin yeterli olduğunu görüyorsunuz ayrıca kendimi gheliştirmek ve çabuk öğrenmek konusunda sanırım biraz kendime güvenebiliyorum'
'İyi bir nokta' dedi Smiths, Gwen bu sıkıcı görüşmenin daha ne kadar uzuyacağını düşünürken...
'İstek başarmanın yarısıdır, Gwen ve bu yaşımda bu koltukta oturuyorsam hep istemeye bağlarım bunu, şükür ki Tanrı da istediklerimi bana verdi, benden onları esirgemedi..'
Aman Tanrım, bu ne megalomani! diye düşündü Gwen, sonra bir anlığına kendiyle gurur duyan bu adama gıpta etti..