Friday, September 16, 2011

Hannah’nın güncesi

Babası apartman hizmet görevlisi annesi ise temizlikçi bir katolik olan Hannah için hayat parasızlıkla mücadele etmek ve yapılması gerekenleri yapmanın dışında şu bir kenara itilmişlik- adını koyduğu duyguyla mücadele etmek ve hayal kurmaktan ibaretti: Gündüzleri sabah altıda uyanır bozulmuş bir saat kadar sessiz oğlu Micheli okula gönderdikten sonra henüz yatakta kocasının homurtuları devam ederken mutfağa geçip altı kireçten görünmez olmuş çaydanlığı ocağa koymak ve bu fukara yuvasına kutsanmış bir nimetmiş gibi eşlik etmiş taze beyaz peynirin dilimlenmiş bir parçasını bir dilim yulaf ekmeğinin üstünde bir süre tutup peynirin suyunu ekmeğe salmasını beklemek gibi bazı küçük zevklere tutunuyordu .
Ardından banyoya girip kimse onu farketmese bile yine de küçük bir dudak kalemiyle dudaklarını belirginleştirir ve ıslak bir fırçayla saçlarını tarayıp arkadan toplardı. Tuvaletten çıktığında eski pötikareli bir masa örtüsünün üzerinde yaklaşık 20 cm genişliğindeki tahta masanın , bir ayağı geçen yaz kuzenlerinin oğullarının aralarında tepiştiği anlardan birinde kırılmıştı, bir ucunua, eşinin karşısındaki sandalyeye usulca oturur ve onu bekleyen ıslak ekmeğini yavaşça yutarken çayını yudumlardı.On beş dakika süren bu kahvaltı faslından sonra Hannah, kapıyı çekip çıkardı.Yine sessizce.. herhangi bir söz söylemeden veya uğurlamadan..Öylece çekip giderdi..Söylenecek bir sözü kalmamış gibi..Ya da hiç olmamış gibi..
Eşinin evden ayrılmasının ardından apartman katlarına servise çıkan Alex öfkesini dün akşamki kavgada karısından almış olduğu için ona kapıyı açma nezaketini gösteren bu beyler ve bayanlara en muğlis sesiyle günaydın deyip ardından günlük gazete ve sütlerini bıraktıktan sonra apartmanın girişine konmuş sandalyenin üzerine tüner, mahallenin esnaflarıyla işçileri arasında tüm günü koşuşturarak, konuşarak ve hayal kurup öfkelenerek geçirirdi.

Blog Archive