pesimist damarımdan beni ayıramazlar, bu ülkede doğmuş büyümüş, herşeyin kötü gidişine şahit olmuşum bir kere, tanığı olmuşum haksızlığın zulmün sessiz kalabalıkların kurban edilişinin..
pesimist olduğum için kimse beni suçlayamaz.başka bir dünya mümkün haykırışlarının susturuluşunu lise yıllarımda görmüşüm, geçirmişim.gelmişim 30 lu yaşlarıma, yarı kamu yarı özel işletmelere yönelik bir işe babaocağına tutunmuşum.işte bunu yapabilmişim.ben buymuşum.
kaybetme korkusu denilen şey olmasa aşk da olmazmış.ama kaybedicek birşey inşa etmek gerekirmiş önce, kaybedince korkulacak bir şey.
zamanla eriyen büyük aşkların tuzlu kan tadında güzel yaralarını sevmeyi de öğrenmişim, şikayet etmeden; uzun sürmemesi halinde acıyı kabul etmişim; iyileştiğini her şeyin iyileştiğini bilmediğim yıllardaki paniğin yerini şimdi bekleyiş almış, sese sığınmışım, samimiyetine inandığım..
düne bir baktım ki, ne göreyim, bunca yılın evlerin, kolların, seslerin eğittiği ben bir alet olmuşum, bir ispatın aleti..
''tutunmuşum bir dala, ağacının seferi olduğu..''
Friday, February 18, 2011
Blog Archive
- September (1)
- May (1)
- March (2)
- October (1)
- March (1)
- June (1)
- March (1)
- December (8)
- October (2)
- July (2)
- March (2)
- January (2)
- July (1)
- June (10)
- April (1)
- March (3)
- February (4)
- January (21)
- December (10)
- November (7)
- October (39)
- September (51)
- August (4)
- July (2)
- June (4)
- May (4)
- February (4)
- January (8)
- December (2)
- November (9)
- October (2)
- August (2)
- July (5)
- June (1)
- May (5)
- April (4)
- March (18)
- February (3)
- January (3)
- December (5)
- November (7)
- October (6)
- September (12)
- June (2)
- February (2)
- August (1)