Wednesday, December 22, 2010

ben yazıyorum ama siz okumayın! -my sick sense of others-

self-oriented biri olduğumu hep düşündüm.
bu yüzden birçok arkadaşım olmasına (ya da öyle değil mi acaba?) rağmen, hiç best friend edinememişimdir.
Bana öyle gelir ki, kelimelerle gesturelarlara dayalı bir iletişimin sınırları öz benliğinizle kurduğunuzun yanında son derece sınırlı ve kısıtlayıcı olarak özetlenebilir.
Kimi zaman kendimi soğuk savaş öncesinde isolationism akımının etkisinde abd gibi, kimi zamansa çok yalnız ve bunalımda olduğumu hissederim.

Hayret verici olan şu ki, bu patetik boyuta vardırılacak kadar pesimizmle yoğrulmuş düşüncelerin hiçbiri bir itici güç oluşturup da beni kendim dışında başka bir varlıkla yakınlık derecesi kurmaya yaklaştırmamıştır.

Vaktinin büyük kısmını iş ya da para kazanmak- için harcayan biri olduğum için üniversiteli burjuva kardeşlerimin sahip oldukları birçok lüksten de mahrum olmamın belki durumum üzerinde bir payı olabilir.Bunun yanısıra, ailemiz de 'her koyun kendi bacağından asılır' atasözü adeta baştacı edilmiştir, gerek mezuniyetlerimde gerek hastalığımda hiç bir zaman yanımda olmayan ailem; bana bu duyguyu 'self-service' geliştirmemde katkısı olmuş olabilir.
Bir freudyen seansın daha sonuna geldik sevgili izleyiciler. Bir dahaki psike-analiz sekansına değin kendinize iyi bakınız, burnunuzdan kıl aldırmayınız..

Blog Archive