Thursday, January 20, 2011

hayat
o kadar zormu ?
atilirmiyiz oyundan
benzemessek onlara
bahane mi lazim ?
mazeretimiz mi kalmamiz?
cok ayip olmus..
hayat
o kadar zormu ?
takılırmıyız yolunda
sekli qizli taslara
yetismekmi lazım
bahcemizde bir qül acmamis
cok ayip olmus..

kız en qüzel en hafif qiysisini qiymis
oqlan renkli bir dünya boyamis
kapkara kapılar sormuslar onlara
ayıp olmazmı
bu isler o kadar kolay mı
ayip olmazmi ?

bu gidişiyle beni otoyol ortasında ölmüş bi kediye çevirenin görsel öyküsü




sevmekten korkan kadın



...
TO BE CONTINUED

Thursday, January 13, 2011

http://www.antoloji.com/ancak-bir-benzerim-oldurebilir-beni-

Artık daha fazla böyle yaşayamazdı. İçindeki o sadece ve sadece kendisine ait olan özü ortaya çıkarmak ve onu yaşatmak istiyordu. Çünkü böyle, birden fazla ve kendisinin olmayan ve gerçek mi sahte mi olduğunun ayırdına varamadığı kişilikleri taşıyordu, sıkıntılı bir yük gibi... Peki, gerçek ve sadece ona ait bir özü var mıydı onun? Varsa neredeydi ve kimdi o? Öylesine çok maske kullanmış, öylesine çok değişik kalıplara girmiş, şekil değiştirmek zorunda kalmıştı ki, gerçek niteliğini yitirmiş olarak duruyordu. Belki de hiç olmadığı korkusuna kapılıyordu arada bir. Sık sık o gerçek özünü bulabilmek, ona ulaşabilmek için eve kapanıyor, günlerce hiçbir arkadaşını, yakınını aramıyordu. Kendisine yeni bir koza örmeliydi ve gerçek özünü bulduğunu sanıp, 'artık insanların içine çıkabilirim, onları gerçek kişiliğimle görüp, hissedebilirim' diye düşünüyor, yanlarına sevgi ve hasretle koşuyor, ama biraz konuştuktan sonra, konuşmanın yine kendisine ait bir öz olmadığını görüyordu. Bir başkasıydı sanki o. Ya da kimseye ait olmayan birinin özüydü taşıdığı. Unutulmuş, tesadüfen bulunmuş ya da korkudan, kaygıdan alelacele oluşturulmuş yapma bir şeydi. O ânı kotarması için, ilişkileri geçiştirebilmek, kendini orada o an için var edebilmek için yarattığı sahte bir kişilikti sanki...

Bu yüzden arkadaşlarına dostlarına sevgiyle, umutla koşar, sonra da yapma kişiliğinin yarattığı sıkıntı, tatsızlık, boşluk belli belirsiz bir kasvet duygusuyla yeniden gerçek özünü bulmak için evine, odasına dönerdi. Yine olmamıştı. İçindeki o gerçek öz, eğer bir ara var olmuşsa onu belki de sonsuza kadar terk etmiş, onu böyle öksüz, hep doyumsuz, geçicilik ve kenarda kalmış olma duygularıyla bırakmıştı. Bu hep geçicilik duygusuna, şu anlamsızlık duygusuna daha fazla dayanamazdı. Bir gün gerçek kendisiyle buluşacaktı. Bu tutkuyla bekleyiş, ona geçmişte bir ara, belki çok kısa bir süre bu özle birlikte yaşadığı inancını veriyordu. 'O vardı ki ben onu böylesine çok özlüyorum' diyordu... Şimdiyse 'binlerce hiç kimseydi'. Tek başına bile değildi. Çünkü tek başına olmak bir sağlam varoluştu ve bakım isteyen bir şeydi. 'Tek başınalık bir şans'tı.

Yalnız bile olamadığı, bir hiç kimse olduğu için bu yüzden kim gerçek dostu, kim düşmanı, kim onu seven, kim katili, asla içtenlikle anlayamıyordu, algılayamıyordu. İşte bu yüzden onu gerçekten sevenleri göremiyor, onu pek de ciddiye almayanlara çok yakınlık duyduğunu sanıyordu. Çoğu kez sevgisinden ve nefretinden emin olamadığı için hep endişeler ve kaygılar içinde ve güvensizlik duygularıyla yaşıyordu.

Hep bir doyum arıyor, ama yine hep açlık hissediyordu. Kahramanlık yapmak, cesur serüvenler yaşamak istiyor, ama korkuları buna izin vermiyordu. Hep o sahte kimliklerinin tümünden kurtulup çılgın ve başıboş bir aşk yaşamak istiyor, sonunda güvenli, ancak sıkıntılı, coşkusuz, tekdüze ilişkilere saplanıp kalıyordu...


Cezmi Ersöz

Monday, January 10, 2011

Saturday, January 8, 2011

I thought I saw a man brought to life
He was warm
He came around
And he was dignified
He showed me what it was to cry

Well you couldn't be that man I adored
You don't seem to know
Or seem to care
What your heart is for
I don't know him anymore

There's nothin' where he used to lie
My conversation has run dry
That's what's going on
Nothings right
I'm torn

I'm all out of faith
This is how I feel
I'm cold and I am shamed
Lying naked on the floor
Illusion never changed
Into something real
I'm wide awake and I can see the perfect sky is torn
You're a little late
I'm already torn

So I guess the fortune tellers right
I should have seen just what was there and not some holy light
But you crawled beneath my veins
And now, I don't care
I have no luck
I don't miss it all that much
There's just so many things
That I can't touch
I'm torn

There's nothin' he used to lie
My inspiration has run dry
That's what's going on
Nothing's right
I'm torn
Chorus

bugün iş hayatımda bekaretimi kaybettiğim gündü

oha. trde ab projelerinin aldığı hal.bende biraz akıl olsaydı ses kayıt cihazı alırdım noolurdu?sanki her gün gazetede okuduklarımızdan farklı..rüşvet, adam kayırmacılık, çabukçuluk, aç gözlülük..şu savcılığın salıverdiği katillerden biri ahlaklı olsa da bütün o domuzları gebertse!!
before i ll be a part, gotta leave!leave TR! set it as a goal!!

Blog Archive