Thursday, February 25, 2010

part 9: Gödel'in saati

'Emin olduğum tek bir şey varsa, o da herhangi bir sistemi, o sistemin içinden çözemeyeceğindir.' K. Gödel
Bay Reisenstein tam yirmiiki saat kırk iki dakikadır aralıksız çalışıyordu.Yorgunluktan bitkin düşmüş elleriyle Metal gözlük çerçevesini çıkardı, şiş gözaltı torbalarının üzerinde sağ elini gezdirdi ve bir süre öylece durup elini başına götürdü.Bir eksik vardı, nerde hata yapıyor olabilirdi?Oysa tüm teorileri uygulamış, deney tüplerini dikkatlice yerleştirmiş, doğru ısıda gereken zamanda müdahale etmeye özen göstermişti.
Bakterilerin ilk canlı türleri olduğu düşünülürse elinde insanlık için son derece geçerli kılacak, ulaşılan medeniyet seviyesini herhangi bir doğal afet, tehditten korumaya yarayacak basit bir formül vardı.

Wednesday, February 24, 2010

BUGÜN

BUGÜN İÇİMDEKİ FAŞİSTİ KAYBETTİM.
HÜKÜMSÜZDÜR

Wednesday, February 17, 2010

efkar - bahar- aman rakı getir bi şişe


Bugün bahar gelmiş..az önce fark ettim. sadık dostum niko yanımda duruyor ben bu satırları yazarken.ya bu kediler de az yaşıyor be kardeşim , ölür mü şimdiden üzülüyorum..

Tıpkı şimdi çok şeye üzüldüğüm gibi, seni bekleyerek dönmeni bekleyerek yitirdiğim yıllara mesela, benden özür dilediğinde gururun ne manasız bişiy halbuki ağır basıp seni affetmeme, affetmiş olsam belki on kere ayrılıp barışırdık , mevzu büyümezdi..

Ah..yürüdüm annem yanımdaydı..canım..iyi kadındır annem..güçlüdür..

aahhh.bahar gelmiş..yıllar geçmiş..bakıyorum kendime..otuzlARA merdiven dayamış bir kadın..baykuş kadın görüyorum..aralık kapıları kapamak veya açmak isteyen..orta bir halden memnun olmayan biri..

ya net olalım, seni sevdim, çok, bunu sana söylediğimde bana çok sevme tavsiyesinde bulunmuştun, hatırladın mı?hani ben kaloriferin yanında kıvrılmış yatıyor, senin ilgisizliğini protesto ediyordum, ve önümde hiç dokunmadığım senin yapıp yanıma bıraktığın sahlep vardı..

ah, canım yanıyor..
ama sensiz yaşamayı öğrenmişken bunun bozulmasını istemem..
geçmişi bir deniz olarak düşünürsek, senin ve benim hayaletimizi o denize bıraktım, eskimoların yaşlılarını bıraktıkları gibi..

artık leonard cohenden alıntılamayacağım, is this what you wanted to live in a house that is haunted by the ghost of you and me yok artık, izmirdeyim, memlekete bahar gelmiş..

bi ufak 35 lik, eski dostlar, yeni yüzler, sohbet, kahkaha, neşe, hüzün, ortaya karışık yine..
anasonun uyuşturduğu üst dudağım son kez alnının ortasından öpüyor seni, uğurluyor, gözlerim kısık ateşli gülümserken, dudaklarımdan sana taaa içimin derinliklerinden kopup gelen şu parça, onca uzun yıldan sonra, armağan olsun..

''Seni ben unutmak istemedim ki,
Uzayan yollara neden inandın,
Sevenler verdiği sözden döner mi?
O yalan yıllara neden inandın...

Seni unutsaydım bekler miydim hiç,
Bir derdime bin dert ekler miydim hiç,
Bu sonsuz hasreti kalbime koyup,
Bir ömür boyu ah çeker miydim hiç.

Bana sen uzaktan sitem ettikçe,
Benim ümitleri elimden tutmaz,
O yalan sözlere sakın inanma,
Seneler geçse de seven unutmaz.

Seni unutsaydım bekler miydim hiç,
Bir derdime bin dert ekler miydim hiç,
Bu sonsuz hasreti kalbime koyup,
Bir ömür boyu ah çeker miydim hiç.''

Blog Archive